27 Ocak 2017 Cuma

İlaçlarda helal sertifikası

Merhaba, gıdalarda helal sertifikası görmek benim için önemli, çünkü dışardan aldığınız ürünün nasıl yapıldığını görme şansınız yok. Bunu belgelendirmiş markalar insanların güvenle alışveriş yapmasını sağlıyor. Tüketici olarak bunu bilmek bizim hakkımız diye düşünüyorum. Böylece aklımızdaki şüpheler bir nebze olsun azalıyor. Gıdalarla ilgili pek çok tartışma yaşanırken, bu konu da gözardı edilmemeli benim fikrime göre. Fakat gözardı edilebildiği bir başka sektörle ilgili yazmak istiyorum bugün: sağlık sektörü.

Hamilelik boyunca kullanılan vitaminlerle başladı bu konuya olan duyarlılığım. Bana Decavit marka bir multivitamin yazılmıştı fakat birkaç yerde başka markalardan birinde domuz jelatini kullanıldığını okudum. Gerçekliği tartışılabilir diye düşündüm fakat pek çok sitede haber olduğunu, firmanın bunu yalanlamadığını ve tüketiciler tarafından hakkında dava açıldığını öğrendim. Tam da hamile ve emziren anneler için üretilmiş bir ilacın haram veya helal kategorisinde olup olmadığını bilememek ne kadar üzücü, benim doktorum bu durumdan haberdardı veya şans eseri muadil bir ürün vererek beni uzak tuttu bu ilaçtan, peki ömrüm boyunca kullandığım tek ilaç bu mu olacaktı? Her firma her doktor üzerinde yazmayan içerikleri de tek tek araştırıp bulacak mıydı? Bunun yerine ilaçlarda ve aşılarda da helal sertifikası olması gerektiğine inanıyorum. 

Özellikle canlı aşıların hangi hücrelerde üretildiğini bilmek gerekmektedir, çünkü kanımca kontaminasyon riski vardır pürifikasyon (saflaştırma) sırasında. İlaç ve aşı konusunda bu hassasiyetler karşılanmalı, sonuçta ürünleri için pazar arayan firmalar da içerikleri net açıklamadan her ilacı rahatça satmamalı diye düşünüyorum. Tabi ki kendimiz üretebilirsek ve dışa bağımlılığı azaltabilirsek daha da güzel olur ama, bizim meyvemiz sebzemiz ihraç edilirken kırk türlü testten geçiyorsa, büyük bir sektör olan ilaç sektörünün de bizim toplumumuzun hassasiyetlerine uygun hale gelmesi gereklidir. Haramın sağlıktan çok hastalık, yarardan çok zarar getireceğine inanıyorum. Muadilleri varken bir mecburiyet halinde değilken kullanılmamalı, bir vatandaş olarak benim fikrim bu yönde.

Söz konusu haberi de ekliyorum, buradan okuyabilirsiniz. Sağlıklı, mutlu günler..

25 Ocak 2017 Çarşamba

Kızarık, pul pul dökülen ciltler için öneriler..

Merhaba, öncelikle daha önceki yazılarımda, cilt hastalıklarının kökeninin daha derinlerde olabileceğini, iç organlarımızın toksinlerden arınamaması sebebiyle cildimizin de boşaltım görevini üstlenebileceğini yazmıştım. Yani tedavi içerden başlıyor, ne yediğimize ne içtiğimize hatta neleri kendimize dert edindiğimize dahi dikkat etmeliyiz. Bilindiği üzere stres pek çok hastalığın sebebi ve tetikleyicisidir. Bunu bir sonraki yazımda detaylı açıklamak istiyorum. Alerji riskimizin olabileceği yiyeceklerden kaçınmalıyız ama esas sorunun bu olmadığını da bilmeliyiz.

Hassasiyete sebep veren yiyecekler fıtratımıza uygun olmayabilir. Paketli ve hazır gıdalardaki ürünler çokça işlendiğinden içeriğindeki faydalı besleyici öğeleri kaybetme ihtimalleri çok yüksek. Üstelik hazır gıdaların çoğu tatlandırıcı, renklendirici, koruyucu gibi vücudumuzun sindirmekte zorlanacağı dolayısıyla toksin olarak algılayabileceği pek çok katkı da içermekteler.

Peki dışardan lokal tedaviler önemsiz mi? Bence değil, özellikle bebekler ve çocuklar için yanma, kaşıntı çok rahatsız edici olabiliyor. Aynı şekilde yetişkinler için de kış aylarında artan bir kuruluk ve hassasiyet olabilir ciltlerde. Son dönemlerde kullandığım ve etkili olduğunu düşündüğüm kremleri önereceğim ama tabi ki her cilt tipi için farklı bir tedavi gerekebilir. Ben kızaran kuruyan ve pul pul dökülen cilt için nemlendirici konusunda birçok ürünü denedim. Coresatin pembe kremini kullandık oğlumla beraber onun çok faydasını gördük, fakat nemli kalmıyor devamlı kuruyor cildimiz, kremlerin içine birkaç damla zeytinyağı ekliyordum bu yöntemden de fayda gördüm. Fakat en sonunda bildiğimiz klasik vazelin kullanmaya karar verdim ama öncesinde cildi iyileştirecek onaracak bir krem gerekiyor. Yaralar için kullanılabilen madecassol kremi bulamadığımız için eczacının önerisiyle Bioderma'nın cicabio creme 'ini aldık. Bakır ve çinko içeriyor ki, çinkonun cilt ve saç problemlerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Bu kremi kızarık, kaşıntılı bölgeye sürüyorsunuz, üzerine ben vazelin sürüyorum, o da cildin nemini kaybetmemesi için gerekli çünkü kuruluk da büyük problem benim için. 2,3 gün içinde bile farketti, kızarıklıklar geçti, uygulamaya devam ediyorum, gerçekten faydasını gördüm. Bloga da yazmaya karar verdim. Kış aylarında kuruluk, kızarıklık, egzama gibi problemleri olanlara inşallah iyi gelir. Ayrıca vazelini ayaklarıma sürüp çorap giyiyorum, yumuşatıyor.

Bu arada bu iki kremi 2 yaşındaki oğluma da uyguladım. Çok mecbur kalmadıkça kortizonlu krem sürmek istemiyorum bu sebeple alternatif krem, tedavi arayışım devam ediyor. Herkese sağlıklı, mutlu günler dilerim.