20 Aralık 2016 Salı

Aşı ve otizm bağlantısı


'CDC kasıtlı olarak aşı otizm bağlantısının kanıtlarını gizlemekle suçlanıyor. ''CDC 2004'teki raporunda Dr. Wakefield'ın araştırmasını destekleyen verileri sakladı.'' diyor Dr. Brownstein. Raporda aşı otizm arasında bir bağlantı olmadığı yazıyordu, CDC'den bir muhbir ve raporun yazarı sahtekarlık yaptıklarını; CDC'nin, KKK aşısının erken uygulanmasıyla otizm arasındaki ilişkiyi gösteren verileri sakladığını söyledi.
Bunu bildiren kişi CDC'de kıdemli bilim adamı William Thompson'du; avukatına ''Ben ve çalışmaya yardımcı olan diğer yazarlar, 2004'te 'Pediatrics' dergisinde yayınlanan raporda istatistiki önem taşıyan verileri sakladığımız için pişmanız.36 aydan önce KKK aşısı vurulan Afrika kökenli çocuklarda otizm riskinin arttığı bilgisi saklanmıştır.'
Bu bir önceki paylaştığım çevirinin son kısmıydı, ayrıca paylaşmak istedim, çünkü aşının yan etkilerinden bahsettiğinizde, birçok insan faydasının daha çok olduğunu düşünüyor. Madem faydalarından eminiz neden yan etkilerini saklayalım? Neden insanlara aşıların hangi hastalıkları tetiklediğinden bahsetmeyelim. Koruyucu olarak civa ve alüminyum içeren bileşikler; çeşitli canlıların DNA'ları bütün bunları yeni doğmuş çocuklara enjekte ediyorsak bence yan etkilerini daha detaylı incelemek gereklidir. Özellikle de CDC (Centers of Disease Control) verileri saklıyorsa ve birşeylerin bilinmesini istemiyorsa. Dr. Classen'ın makalesini de bir önceki yazımda paylaştım, artan metabolik hastalıkların uyarısını yaptıkları halde, çocukların daha çok aşılanmasından bahsetmiş. Zararı faydasından büyükse, çocuklarımız hatta 2 yaş altında henüz kan-beyin bariyeri, bağışıklık sistemi gelişmemiş bebeklere uygulamak hatta uygulanması için baskı yapmak ne kadar doğrudur. Takdirinize bırakıyorum. Hayırlı, sağlıklı günler dilerim.

Aşılar, artan otizm vakaları, artan metabolik rahatsızlıklar

Amerika'da otizm tanısı konulmuş çocuk sayısındaki artış korkutucu boyutta. Otizm vakaları 1970'lerden bu yana 20-30 kat arttı, CDC'ye göre 2014'te her 68 çocuktan biri otizmli. 2 yıl öncesine göre %30 artış olmuştu. Erkekler için risk daha fazla, 42 çocuktan 1'i.İletişim problemlerine ve kısıtlı sosyal beceriye neden olan bu durum eski nesillerde öyle nadirdi ki 1938'e kadar otizm terimi dahi kullanılmadı. 1960'ların sonuna kadar bir hastalık olarak sınıflandırılmadı.
Holistik(bütünsel) hekim Dr. David Brownstein otistik çocukların anne-babalarının çektiği sıkıntılara doğrudan tanık olmuştur: ''20 yıldır uzun süredir, çocuğu bir aşı vurulana kadar normal gelişimini sürdürdüğünü söyleyen çok anne-baba gördüm. Aşıdan saatler ve günler sonra -bu genellikle KKK aşısı- anne-babalar çocuklarının tutum ve davranışlarının değiştiğini iddia ediyorlar. Genellikle benzer hikayeler: çocuk normalken; ertesi gün ağlıyor, huzursuzlanıyor ve her anlamda geriliyor (nörolojik,davranışsal ve duygusal olarak). Bu noktadan itibaren, etkilenen çocuk ve ebeveynlerin hayatları tamamen değişiyor. Bu çocukların neredeyse tamamı otistik tanısı alıyor.''
Dr. Andrew Wakefield 1998'te KKK aşılarının güvenilirliğini ve bu aşının otizm ve bağırsak problemleriyle bağlantısını sorguladığı çalışmayı yayınladı. Dr. Wakefield 12 otizmli çocuğun lenf dokusunda kızamık virüsüne rastladı; bu çocuklar kızamık geçirmemişler fakat kızamık aşısı yaptırmışlardı. Dünyaca ünlü gastroenteroloji cerrahı Wakefield, KKK aşısının, birçok otizmli çocuğu etkileyen sindirim sistemi enflamasyonuna (iltihaplanmasına) sebep olduğuna inanıyordu.
Dr.Brownstein KKK aşısının cenin akciğerinden elde edilen bir hücre kültüründe üretildiğini not etti: ''Endişe şu ki; otizmdeki bu artışın sebebi su çiçeği ve KKK aşılarının içeriğinde insan DNA'sı bulunması olabilir.''
Dr. Helen Ratajczak'ın araştırmaları da aşıların otizme yol açabileceğini gösteriyor. Bilimsel literatürü inceledikten sonra, çok sayıda aşının bağışıklık sisteminin dengesini bozduğuna inanıyor. Ayrıca aşılar aracılığıyla vücuda giren insan DNA'sının istilacı olarak görüldüğünü ve iltihaplanma sürecini başlattığını düşünüyor, bu zamanla kronikleşiyor. Bu faktörler otizm riskini arttırıyor.
Dahası Dr. Wakefield otizmle ilgili araştırmasından dolayı sahtekarlıkla suçlandı ve tıbbi lisansı iptal edildi ve hala hakkında karalamalar devam ediyor. Dr. Brownstein ''Bu 'suç' yüzünden medya ve tıp camiası tarafından yargılandı'' diyor. İronik olansa Dr. Wakefield hastalarına aşı olmamalarını önermedi; bunun yerine KKK'da bulunan 3 farklı hastalık aşısının ayrı ayrı verilmesi taraftarıydı.
Diğerleri otizmdeki artış sebebiyle civa içeren ''thiomersal'' bileşiğini suçlamaya devam ediyor. Fakat 'thiomersal' aşıların çoğundan çıkarıldığı halde otizm vakaları artmaya devam etti.
Geçen yıl mayıs ayında, ünlü immünoloji uzmanı Dr. Bart Classen'ın makalesi 'Moleküler ve Genetik Tıp' dergisinde yayınlandı. Dr. Classen otizm, diyabet ve obezitedeki artışlara aşırı dozda aşılanmanın sebep olduğu kronik enflamasyonu sorumlu tuttu. ''Yıllardır aşıların enflamatuar(iltihaplı) hastalıkların salgınına sebep olduğunu yayınlıyoruz'' diye belirtti. ''Fakat çocuklara verilen aşı sayısı artmaya devam etti.''
Veriler gösteriyor ki aşı kaynaklı kronik hastalıklar öyle bir boyutta ki; insanı zehirleyen düşük doz radyasyon, kurşun hatta sigarayı bile gölgede bırakıyor.

Slyvia Booth Hubbard, 10.02.2015
Çeviri: Nagihan Turan

5 Aralık 2016 Pazartesi

Aşılar güvenilir mi?


    Oğlumun 2. ay aşısından sonra; uykusuz gecelerimiz, alerjik egzamayla, kusmalarla tanıştığımız zamanlar... Üzerinden neredeyse 2 yıl geçmiş ama hala aşı konusundaki tartışmaları okumaya ve bilinçlenmeye çalışıyorum. Pek çok anne babanın da benim durumumda olduğunu biliyorum, fakat aşıyı çılgınlar gibi savunan insanlarla da karşılaşmıyor değilim, kimin haklı olduğu ise şuan için muamma. Öncelikle biz ülke olarak aşı üretmiyoruz, satın alıyoruz. Satın aldığımız pek çok ürünün içeriğine bakmadığımız gibi aşı ve ilaçların içeriği de bizi hiç ilgilendirmiyor. Halbuki beden bizim, sağlık bizim, hatta minicik evlatların sorumluluğu bizim. Ama sağlık konusunda kimsenin bizi yanıltmayacağını düşünerek hareket ediyoruz, kapitalist bir dünyada yaşadığımızı unutarak. Çevre ve insan sağlığına duyarlı şirketleri tenzih ediyorum.

     Öncelikle bilimsel araştırmalar üzerinden gidelim, zaten FDA'nın kendi sitesinde kimi aşıların yan etkilerinden bahsedilmiş; alerjiler, astım hatta ani bebek ölümleri de görülmüş. Amerika'da daha önce aşıları korumak için eklenen civa içeren bir bileşiğin otizme sebep olduğu ve bu madde azaltıldığında ülke genelinde otizmin azaldığıyla ilgili bir makale var. Birkaç Avrupa ülkesinde aşılardaki civa bileşiğinin yasaklandığını Aidin Salih hocanın Gerçek Tıp kitabında okudum. Aşıyla ilgili pek çok bilgiyi bulabilirsiniz bu kitapta. Bunun dışında İtalya'da doğumunda sağlıklı olup sonradan otizm teşhisi koyulan bir çocuğun davasında, otizmin sebebinin aşılardaki civa içeren bileşik olduğu kararı çıkmış. Bu iki örnek bize otizm, civa ilişkisini açıklıyor.

   Bunun dışında hepimizin geçirdiği su çiçeği, kabakulak gibi rahatsızlıkların aşıyla önlenerek insanların bağışıklık sistemlerinin zayıflatılma ihtimali de var. Biz çocukken annelerimiz hastalığı kapalım bağışıklık kazanalım diye uğraşırlardı. Zayıf, iyi beslenemeyen çocuklar için evet tehlike arz edebilir ama onun dışında bütün ateşli hastalıklar kontrol altında tutulmadığında tehlikelidir. Kısaca biz hasta olup iyileşmek yerine hiç hasta olmamayı tercih ettik. Peki mümkün mü böyle birşey? Aşılanan çocuklar gerçekten hiç hasta olmuyorlar mı? Yoksa viral hastalıklar yerine çok daha ciddi otoimmün hastalıklarla boğuşan çocuklar mı var artık? Bu konu daha çok tartışılmalı, mesele bebeklerimiz, henüz bağışıklık sistemleri gelişmemişken anne sütünden antikor alırken onlara viral DNA ve birsürü katkı maddesi enjekte etmek ne kadar sağlıklı? Bu hastalıkları doğal yoldan geçirmeleri ne denli tehlikeli? Bizler geçirdik ve anne sütüyle evlatlarımıza bu antikorları geçiriyoruz peki yeni nesil ne yapacak?

     Bir de şu var eski dönemlerde yapılan aşılarla şimdiki aşılar arasındaki fark: artık rekombinant DNA teknolojileriyle virüsün DNA'sı başka bir canlının DNA'sı içinde kopyalanabiliyor ve bu genetik materyalleri 1 aylık, 2 aylık bir bebeğe enjekte etmek ne kadar doğru? KKK aşısının yumurta alerjisi olan çocuklara vurulmaması gerekliymiş örneğin, hangi hücre kültüründe ürettiklerini bilemezken nasıl güvenilir olduğunu iddia edeceğiz biz aşıların? En önemlisi haram veya helal olduğu konusunda dahi şüpheler var. Allah'ın haram kıldığı şeylerden de bir şifa beklemek ne kadar doğru? Aşı hiç kullanılmasın demiyorum fakat bağışıklık sistemi gelişmemiş bebekler için daha iyi araştırılmalı diye düşünüyorum.