25 Mayıs 2016 Çarşamba

Ruh ve beden sağlığı ilişkisi

     Sağlık sadece bedenle ilgili değildir aynı zamanda, akli ve ruhani dengemiz de sağlığımızı etkiler. Bazen iç dünyamızda hallettiğimiz sorunlar hastalıklarımızın da yavaşça ortadan kalkmasına sebep olur, buna kendinizde veya çevrenizde şahit olmuş olabilirsiniz. Fiziki sebeplerin olmadığı durumlarda gerçekten kişinin iç dünyasında yaşadıkları bedenine zarar verebilmektedir. Peki nasıl oluyor? İnsan vücudunu modern tıbbın öngördüğü üzere parça parça ayırıp incelemek belki metodolojik olarak daha kolay fakat esasında böyle bir parçalanma bizim bedenimizde söz konusu olamaz. Yani hasta olan bir organı iyileştirmek için bütün bedeni iyileştirmek gerekir, sadece hastalıklı bölgeyi hedef alan tedaviler muhtemelen yarım kalmıştır. Çünkü hastalık düşüncelerimizin, hislerimizin ve yaşam tarzımızın bir sonucudur. Müdahale edilmesi gereken acil durumlar elbette olabilir, ama semptomları azaltmak, hastayı o an için rahatlatmak sorunu çözmez,işin kaynağına inmeli; bunu en iyi hastanın kendisi yapabilir. Çünkü o hayatında nelerin yanlış gittiğini herkesten daha iyi bilmektedir.

     Alternatif tıbbın bana göre modern tıptan en büyük farkı bu; vücudu bir bütün olarak ele alması, hastalığın kendini gösteriş şekline değil derininde yatan sebebe odaklanması. Bugün modern tıpta da pek çok hastalık için düzenli beslenme, spor yaşam tarzı değişikliği öngörülüyor. Hastalanmadan önce de bu uyarılar dikkate alınmalı. Koruyucu hekimlik çok önemli bir konu; nasıl daha sağlıklı yaşarız sorusu vücudumuz iflas etmeden sorulursa, hem hastalar hem doktorlar açısından iyileşme süreci daha kolay olabilir.

     Sudan ve toprak minerallerinden oluşan vücudumuza ihtiyacı olanı verdiğimizde, gereksiz ve sindirilemeyen fakat organlarda, yağ dokuda depolanan yiyecekleri, içecekleri terkettiğimizde daha sağlıklı olduğumuzu farkederiz. Çünkü biz ne yiyorsak oyuz, yediklerimiz hücrelerimize kadar girip orada mikro boyuttaki olayların, enerji üretiminin, DNA onarımının gerçekleşmesini sağlıyor ve yaşamı devam ettiriyor. Bu yaşamsal enerji için yediğimizi unutmayalım. Sadece zevk almak için yemek yemekten vazgeçelim. Elbette kimi besinler kimi insanların yaradılışına daha uygundur ve onları çok severler, bahsettiğim konu bu değil. Bahsettiğim sentetik gıdalar, sentetik koruyucular, tatlandırıcı ve aroma vericiler, bu konuyla ilgili detaylı bilgiyi Aidin Salih hanımın Gerçek Tıp kitabında bulabilirsiniz. Bu konuya değinmeden geçemiyorum çünkü gerçekten sindiremediğimiz besinler vücudumuzun tanımadığı kimyasallar bizlere hastalık olarak dönmekte. Tüketim konusunda insanların pek çok şeyi düşünmeden almasını isteyen kar odaklı bir sektör var, hepimiz daha dikkatli olmalıyız.

     Konumuza geri dönersek, baştada belirttiğim üzere düşünceler, duygular insanın iç alemi fiziki bedenini etkilemektedir. En kolay hatırlayacağınız şey belki de kanser hastalarının moralle hastalığı yendim ifadeleridir. İnsan yalnızca psikolojik durumunu düzelterek; yaşama daha sıkı sarıldığında, negatif şeyleri, çözemediklerini bir kenara koyup; hayatındaki güzellikleri görmeye ve şükretmeye başlayarak, iyileşmesine katkıda bulunabilir. Biz birer robot değiliz bunu hatırlamak gerekli, sadece yemek yemek, ilaç almak değildir bizi iyileştirebilecek olan, içimizdeki inanç, yaşama sevinci ve sevgidir. Bunları kaybettiğimizde zaten yaşayan bir ölü değil miyiz? O zaman bedenimiz neden daha sağlıklı kalmak için çabalasın ki? Herkesten hatta kendimizden bile nefret etmek, hayallerimizi yaşama sevincimizi yitirmek hasta olmak için gayet yeterli bence. Açmak gerekirse, düşünce ve hisler insan beyninde belli noktaları harekete geçirip hormonlar salgılatır bu hormonlar kana karışarak organlara oradan hücrelere ulaşır ve onlara ne yapması gerektiğini nasıl bir durumla karşı karşıya olduklarını anlatır. Hücrelerin davranışları da bizim sağlığımızı doğrudan etkilemektedir. Genel olarak mizaçları birbirine benzeyen insanların aynı hastalıklardan müzdarip olması da tesadüf değildir, çok kuruntulu ve düşünceli, evhamlı insanların genelde mide problemleri yaşaması gibi.

     Kendimizle barışık olmak, Allah'ın bize verdiği nimetler için şükretmek, daha iyi ve güzel bir dünya için çabalamak, yardım etmenin hoşgörünün ve affetmenin değerini kavramak, kısa hayatımıza güzel şeyler sığdırmak için uğraşmak ve aslında ufacık şeyleri bazen çok büyüttüğümüzü, evrenin minik bir parçası olduğumuzu hatırlamak, isyanda değil sabırda birbirimize destek olmak çok daha güzel ve sağlıklı bir hayatın kapıların açacaktır bize. Kendi hayatınızın moral ve motivasyonu siz olabilirsiniz, şifayı en çok kendi içimizde aramanın vakti gelmiştir, biz kendi bedenimizden kendi düşündüklerimizden sorumluyuz unutmayalım. Herkese sağlıklı günler dilerim :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder